13 Nisan 2008 Pazar

Postun da postu























kuramsal konuşmak için
uygulamada çürümek lazım
edebiyattı, sinemaydı
dilini kullanmak istiyorsan şahet
önce bi güzel yaşaman lazım

ha ilham verenin doğasına gelirsek
o ayrı mesele arkadaşım
kendisi pek hoş olmuyor genelde
başka bir ortamda tartışalım

yaşamak
kaçmamak
gazı pedalı şanzımanı
iyi ayarlamak lazım

bıkmamışlar anlaşılan
sen sil baştan yapmışssın
postun da postuna geçerek
bunu onlara tane tane anlatmak lazım

ki ayakların yere bassın.

12 Nisan 2008 Cumartesi

Nefes alma























nefes almayı yeni öğrenmeye başladım
şöyle içine çekip tadına varmayı
istanbul'un
senin
onun
bunun
hayatın

hayatı 3 sene geriden takip edince
zihinsel göçebe
anladım ki
deplasmandaymışım
varlığım göze çarparmış

asansör onun adı
ulan şair dedi diye sen de yazacan di mi buraya
önü mısır çarşısı
arkası kapalı çarşı

nefes alma
nefes alma
nereye kadar
yeter be babacım üşüdük artık.

7 Nisan 2008 Pazartesi

From fire to Freud

















Yer: Paris. Tarih: 25 Şubat ila 25 Kasım 1937 arası bir gün.
Fotoğrafın çekilme sebebi: EXPO 1937, Exposition Internationale des Arts et Techniques dans la Vie Moderne.
İki rakip ideoloji birbirini tartıyor. Ortada kalan yapı ise modernizm meşalesinin elinden alınıp başkaları tarafından kullanılmaya başlanmasına tepkili ve bir o kadar da pasifize gözüküyor. Her tarafı alevlerin sarmasına iki sene var, sadece iki sene..

6 Nisan 2008 Pazar

Ode to a Screw



You can fuck the lilies and the roses too.
You can fuck the maidens who swear they’ve never been screwed.
You can fuck the Russians and the English too.
You can fuck the Germans and every pushy Jew.
Fuck the Queens.
Fuck the Kings.
Fuck the boys with the very small dings.
Fuck the birds, fuck the pigs, fuck the everything with a thorny twig.
You can fuck the Astros and all nurses in white.
You should fuck the uglies just to be kind and polite.
You can fuck the Moon and June and the Sea.
But before you fuck them first you must fuck me.

3 Nisan 2008 Perşembe

Pseud Adamın Diyalogları















Arayan(1): Odasını toplayan, kafasını toplarmış.
Arayan(2): Olgunlaştın sen iyice!
Arayan(1): Di mi? Zaten, gerçek olan kurgusal olma, kurgusal olan da gerçek olma gayretinde bu hayatta.
Arayan(2): Ya ya, coen biraderler de şans mı seçim mi olayına takık.
Aranan (lafa karışır): Gençler bırakın bu işleri. Eve kapanıp film izlemekle olmaz bu işler. Az laf çok iş.
Arayanlar (aynı anda): Öyle mi, Kahire'min Gülüüüüüüüüüüüüüüü! Memleketimin ihtiyarııııı!